Osmanlı’ya Has Ramazan Gelenekleri Nelerdir?

Ramazan ayı İslamiyet tarihi boyunca her zaman kutsal ve maneviyatı yüksek bir dönem olarak anılmıştır. Osmanlı zamanında da bu farklı geleneklerle sürdürülmüştür. Öyle ki Ramazan ayı yaklaştığında hilal çıkar, bu hilali müjdeleyenlere ise 150 kuruş ödül verilirdi. Ramazan’ın faziletleri pek çok açıdan değerlendirilir ve aynı zamanda insanların coşkuyla ve birbiriyle huzur içerisinde yaşamaları sağlanırdı. Bunu sağlayan faktörler arasında da pek çok önemli gelenek vardı.

Şimdilerde olduğu gibi Osmanlı zamanında da hem halk hem de saray dört gözle Ramazan’ın gelmesini bekliyordu. Ramazan ayının 11 ayın sultanı olarak anılması o zamanlarda da en çok kullanılan deyimdi. Osmanlı ramazan geleneklerine baktığımızda ise şimdilerde bile eşine rastlamadığımız pek çok incelikle karşılaşabiliyoruz.

Veresiye Defteri

Zinem defteri ismi verilen ve o dönemde de dar gelirli vatandaşların kullandığı veresiye defteri mevcuttu. Ramazan ayının gelmesiyle birlikte durumu iyi olanlar hiç tanımadıkları bir muhitte manava, kasaba ya da bakkala girerek veresiye defterini isterlerdi. Defterin ön kısımlarından bir sayfa, orta kısımlarından bir sayfa ve arka kısımlarından da bir sayfa seçerler ve bu sayfaların tüm toplam borçlarını öderlerdi. Allah kabul etsin diyerek ödemeyi bitirdikten sonra yapılan iyilik Allah’ın rızasıyla işlenmiş olurdu. Çünkü müşkül durumda olanın kim olduğu, o kişinin borcunu kimin ödediği kimse tarafından bilinmemiş olurdu. Gösterişten uzak, tamamıyla iyilik amaçlı yapılan bir gelenekti.

Üç Ay Yaz Tatili

Yaz tatili için ayrılan üç aylık süreç Osmanlı döneminde medreselere üç aylarda tahsis edilirdi. Bu sayede üç aylar geldiğinde medrese talebeleri farklı konumlara gönderilir ve burada insanlara ilim aşılardı. Dini bilgilerini pekiştirir aynı zamanda halka da dini açıdan bilgiler vererek tatil dönemini en etkin şekilde geçirirlerdi.

İftar’da Kapıları Açık Tutmak

İftar vakti geldiğinde geniş sofralar kurulur ve insanlar mutlak suretle birbirlerini davet ederlerdi. Misafir ağırlama kültürü üst düzeydeydi ve aynı zamanda İftar’ın bereketini ve paylaşmayı amaçlayan bir unsur olarak hiçbir kapı kapatılmazdı. Böylece yoldan geçen, evi olmayan, aç olan ve aslında tanıdık olmamasına rağmen misafir olarak ağırlanan insanlar görmek mümkün olurdu.

Arife Çiçeği

Arife çiçeği çocuklar için kullanılan bir tabirdi. Osmanlı döneminde Ramazan bayramının coşkusu da en az 11 ayın sultanı kadar önemsenirdi. Bayramdan bir gün önce ise tüm çocuklar yeni bayramlıklarını giyer ve ortalarda dolaşırdı. İşte bu noktada hem saray hem de halk bu yeni kıyafetleriyle bayramın coşkusunu bir gün önceden hisseden tüm küçüklere arife çiçeği olarak seslenirdi.

Padişah Tebriği ve Camiye Gelişi

Osmanlı döneminde bayramın başlangıcını sembolize eden tek unsur padişahın camiye teşrifi idi. Padişah ne zaman ki camiye adım atar, işte o zaman Ramazan bayramı başlardı. Bayram namazının akabinde ise padişah sarayına döner ve başta annesinin elini öpmek suretiyle tüm ailesiyle bayramlaşırdı. Halk için özel olarak keselere konmuş paralar dağıtılırdı. Özellikle çocuklar bayramda sevindirilirdi.

Yürümenin Edebi

Yürüme, oturma, merdiven çıkma gibi konularda bile üst düzey bir edebin söz konusu olduğu dönemlerdi. Merdivenden çıkarken kadınlar önde, erkekler ise arkada yer alırdı. Merdivenden inerken ise erkekler önde, kadınlar arkada yer alırdı. Bu hem kadını korumak hem de ola ki düşerse onu tutabilmek için söz konusuydu. Yine yolda yürürken her zaman büyükler önde olurdu. Küçükler asla büyüklerin önünde yürüyemezdi.

İnce ve Kalın Kapı Tokmakları

Kapıların hepsinin üzerinde iki farklı tokmak bulunurdu. Bu tokmakların birisi ince iken diğeri ise kalındı. Ramazan ayında iftar ya da başka bir amaçla bir kapı çalındığında ince tokmak çalınıyorsa kapıyı çalan kadın, kalın tokmak çalınıyorsa kapıyı çalan erkek olurdu. Böylece ev ahalisi de kapıyı buna göre açar, buna uygun şekilde giyinirdi.

Osmanlı ve Kahve Kültürü

Kültür alışverişinin o dönemlerde en yoğun olduğu noktalar kahvehanelerdi. Osmanlı kahvehanelerinde lezzetli kahvelerin yanı sıra aynı zamanda tarih, sanat, edebiyat alanında derin sohbetler edilirdi.

Pencerelerdeki Çiçeklerin Anlamları

Ramazan ayı geldiğinde evlerin bazılarının camlarında çiçekler dikkat çekerdi. Buna bağlı olarak bazı anlamlardan da söz etmek mümkün. Örneğin bir pencerede sarı çiçek var ise o evde hasta bir kişinin olduğu anlaşılırdı. Eğer çiçek sarı değil de kırmızı ise evde artık evlenme çağına ulaşmış bekâr bir kız olduğuna işaretti.

Kibarca Açlık Testi

Ramazan ayı boyunca tüm misafirliklerde kahve ikramları su ile birlikte yapılırdı. Bunun Ramazan ayında karşı tarafı incitmeden yapılan bir açlık testi olduğu bilinirdi. Eğer ki kahve ikram edilen misafir tok ise yalnızca kahveyi içerken, aç ise bunu söylemesine gerek kalmazdı. Suyu içerdi ve sofraya davet edilirdi.

Diş Kirası

İftar davetleri tüm Ramazan ayı boyunca devam eder ve aynı zamanda iftara davet ettiğiniz kişilere verdiğiniz hediyeler bulunurdu. Bu hediyelere diş kirası denirdi. Ramazan ayı süresince tüm iftara davet ettiğiniz misafirlere vermeniz gerekirdi.

56428