Gelincik Çiçeğinin Hikâyesi Nedir?
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Gelincik çiçeğini özel kılan ve diğerlerinden ayıran en önemli özellikleri arasında zarifliği gelmektedir. Doğanın zorlu şartları göz önüne alındığında çiçeklerin hayatta kalabilmesi son derece güçleşebiliyor. Özellikle de narinliğiyle ön plana çıkan gelincik çiçeği burada önem arz ediyor.
İnce bir dal yapısına sahip oluşundan ötürü en ufak bir rüzgar bile gelincik çiçeğinin savrulup gitmesine sebep olabilmektedir. Bu yönüyle de hassas kalpli insanları tanımlamak için kullanılır. Genellikle bir çiçeği koparıp farklı bir yere ekmek, yeniden yetişmesini sağlamak mümkündür. Ancak gelincik çiçeği o kadar hassastır ki toprağından ayırdıktan birkaç dakika sonra bile artık ölme noktasına gelmiş olur.
Bu durum pek çok kişi tarafından sevgisine sadık insanlara benzetilir. Bir sevgiliden ayrıldığında adeta öldüğünü hisseden bir şair gibi gelincik çiçeği de o andan sonra yaşamaya devam etmez. Kırmızı yapraklara sahip olan gelincik çiçeğinin yaprakları o kadar ince ve yumuşak dokuludur ki hassas kalpli bir insanı tanımlayabilecek en güzel çiçektir.
Her ne kadar kıpkırmızı yaprakları canlılığı sembolize etse de bu yaprakların üzerinde var olan siyah damarlı yapı sevgiden baskın gelen hisleri tercüme eder. Daha doğrusu insan hayatında yaşanılan hüznün, acının ve kederin aslında doğada yansıma bulmuş halidir diyebiliriz. Bazı çiçekler duyguları anlatmaya gerek kalmadan ifade edebilirler. Örneğin sevgiyi göstermek için gül alınması bunun en net göstergeleri arasındadır.
Gelincik ise tam olarak hüznün çiçeğidir. Hali hazırda zaten gelinciği toprağından ayırdığınız andan itibaren hemen ölüverir. İncecik dalları, kırmızı üzerine siyahlarla bezenmiş yaprakları, hassas yapısı ile insanoğlundan farklı değildir.
Kimisine göre gelincik çiçeklerinin özelliklerinden birisi de yan yana yetişememesidir. Doğada karşınıza çıkan bir gelincik çiçeğinin hemen yakınında bir başka gelincik çiçeği göremeyebilirsiniz. Hep aralarında mesafeler vardır. Burada da aslında birbirini göremeyen iki insanın solup gitmesi gibi, birbirine özlem duyan fakat bir türlü kavuşamayan sevdaların resmi gibi anlamlar çıkarılabilir.
Nasıl ki sevdiğimiz ve özlediğimiz insanlara kavuşamamak biz insanları günden güne çürütüyor, hayattan keyif almamızı engelliyorsa gelincik çiçekleri için de aynı durum gerçek olabilir. Sevdiğine kavuşamadığında boynu bükük kalan insanla, topraktan ayrıldığında boynunu büküp ölmeye başlayan gelincik çiçeğinin arasındaki benzerlik yıllar boyu insanlara ilham olmuştur.
İmkânsız aşkı, aşkın yarattığı kederi, kavuşamamanın verdiği hüznü, olmazların feryadını anlatan en güzel çiçektir. Bazı insanlar ise gelincik çiçeğiyle değeri aynı doğrultuda düşünür. Şöyle ki özensiz bir davranışla gelincik çiçeği toprağından koparılarak alınabilir. Bu onun ölmesine sebep olacaktır. Tıpkı bazı insanların sevdiklerine yaptıkları gibi sorumsuzca bir davranıştır.
Özensizlik, ilgisizlik, gerekli sevgiyi gösterememe, o kadar değerli görülmeme gibi anlamları gelincik çiçeğinin anlamı olarak tanımlamak mümkündür. Senin bana verdiğin değer bu kadarmış demenin en nahif şekillerinden birisi gelincik çiçeği olabilir. Kırmızı yapraklarının tıpkı ince dalları gibi tüle benzeyen bir yapısı vardır. Olabildiğince ince ve narindir. Tüle benzer bu yaprak dokusu sebebiyle duvak benzetmesi yapıldığına sıkça şahit olunabilir. Her kadının evlenme aşamasında gururla giydiği duvak gelincik çiçeğinin yapraklarını çağrıştırabilir.
Gelincik çiçeğinin anlamı ile ilgili en etkileyici rivayetlerden birisi ise şehit yatan topraklarda yetişmesidir. Özellikle şehitlerin yattığı yerde çıkarak ölmüşlere rahmet olduğuna inanılır. Şehitler kadar sıradan insanlar için de ölümle bağdaştırılmasında bir beis görülmemiştir. Keza insanoğlu bir an sonrasında yaşayıp yaşamayacağını bilemez. Diğer çiçekler için bu mümkün olsa da gelincik için de durum bundan farksızdır. Keza toprağından ayrıldıktan sonra ölümü başlar ve aslında gelincik çiçeği yalnızca o an için vardır. Bir an sonrasında var olup olmayacağı biz insanlar gibi kadere bağlıdır.
91870