Esnaf Sözleri
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Esnaf Sözleri Üreticilerin meşgul olduğu işe göre sınıflandırılmasından doğan esnaflık insanların tarihi kadar çok eskiye dayanmaktadır.
Bu yazıda ve Esnaf Sözler Esnaf Deyimleri Esnaf Atasözleri Esnaf Alışveriş Sözleri konusunda detaylar bulabilirsiniz.
Osmanlı toplumunda ki esnaflığın kökenleri ise çok önceki Türk-İslam devletlerine kadar uzanmaktadır. Esnafların kendilerine has gelenekleri ve mesleklerinin bir biri olmaktadır. Bunlara çok güzel esnaf sözleri ile de örnekler verilebilir.
Esnaf; kelime anlamı olarak sınıflar anlamına gelmektedir. Bağımsız çalışan, yaptığı işi sermayeden ziyade kol ve beden gücüne dayanan girişimcileri tanımlamak için kullanılır. Zanaatkar ve küçük ticarethane sahipleri esnaf olarak anılmaktadır. Esnaf ile ticari ayırmada temel olarak sermaye yoğunluğu dikkate alınmaktadır.
Osmanlı döneminde esnaf denildiği zaman sanat ehli, devlete ait iş ve iş yerlerinde çalışanlar ile serbest çalışanlar olarak iki kısma ayrılmıştır. Eskiden esnaflara biraz daha fazla önem verilmiş. Sadece ürün satmak ya da hizmet vermek ile esnaf olmazdı. Esnafların söylediği güzel sözlerden insanlar ders çıkartırlardı. Her ne kadar AVM’ler de açılsa da mağazalar da çoğalsa eski esnaflığın tadını hiçbiri vermez. Kişiler esnaflar ile konuşurken onların tecrübesi ile alakalı sözlerden de çok etkilenirler.
Editörün Seçimi ile En Anlamlı Esnaf Sözleri
- “Esnaf, müşteriye değil, dostuna hizmet eder.”
- “Esnafın dükkanı, gönlüne açar kapı.”
- “Esnaf, güleryüzü ve samimiyetiyle kazanır müşterilerini.”
- “Esnafın tezgahı, emeğinin izlerini taşır.”
- “Esnafın en büyük sermayesi, güven ve dürüstlüktür.”
- “Esnaf, kalitesiyle rekabet eder, fiyatıyla değil.”
- “Esnafın sanatı, elindeki sevgiyle şekil bulur.”
- “Esnaf, kârını değil, kalitesini ön planda tutar.”
- “Esnaf, ihtiyacı değil, insanı düşünür.”
- “Esnafın dükkanı, gönlünde biriktirdiği hatıralarla doludur.”
Bu sözlerde, esnafın müşteri ilişkilerindeki samimiyeti, kaliteye verdiği önem ve dürüstlüğü vurgulanmıştır. Esnafın işine ve müşterilere olan sevgisi, hizmet anlayışında da yansımıştır.
Esnaf Sözleri
- Satılan mal geri alınmaz.
- Öğrencinin halinden anlarız biz.
- Bu malın garantisi benim.
- Aynısından bizim hanım kullanıyor.
- Kılıçla geleni gülle göndeririz.
- Böyle gitmez abi, bak millet aç, perişan.
- Ama fişi olmadan değiştiremeyiz.
- Teklif etme veresiye dost kalalım ölesiye.
- Abi tam 5 liralık geldi. Olsun mu?
İşler çok durgun, dükkanı açmasam daha karlı iş.
Piyasa çok kötü, eski günleri arıyoruz vallahi.
Patron çıldırdı. Zararına satışlar. Gel vatandaş gel!
Sen bir giy, birkaç güne açılır o. Hakiki deridir.
Veresiye isteme benden, buz gibi soğurum senden.
Bozuk çıkarsa haftaya gel paranı iade edeyim.
Herhangi bir sorun olursa getirin, parasını iade ederiz.
İstersen hiç verme, maksat gönüller bir olsun.
Merak etme bu elbise yıkayınca açılır, daralır, uzar, kısalır.
Daha ucuzunu bulursan söyle, 10 tane de ben alayım.
Tarlan varsa içinde, teknen varsa kıçında, işin varsa başında ol.
Abi patron bir yere kadar gitti de ben yardımcı olayım?
Bak benim üstümdeki de bunlardan. Giymediğim malı satmam ben.
Abla inan ki kurtarmaz, yoksa ben hiç kırar mıyım seni?
Samimiyeti lütuf sanıp borca sarılma. Bir gün istenecektir, sonra darılma.
Gelen gelsin saadetle (mutlulukla), giden gitsin selametle (esenlikle).
Veresiye vere vere düşer oldum her derde, veresiye suda satsam vallahi kurur akan dere.
Oooo çok yakıştı vallahi. Bir de içine güzel bir gömlek verdik mi tamamdır.
Sefa geldin ey müsafir (misafir) ısmarla kahve içelim, işçi ile sohbet olmaz bir merhaba der geçelim.
Bir aileyi hayırsız evlat, bir şoförü aşırı hız, bir yiğidi geçimsiz kadın, bir esnafı asık surat yıkar!
Biz nasip deriz, hayırlısı deriz. Tevekkül ederiz. Tebessüm ederiz. Her şeyi Allah’a bırakırız. Mutlu olmasını biliriz.
Sade pirinç zerde (şekerli pirinç peltesi) olmaz bal gerektir kazana, baba malı tez tükenir evlat gerek kazana.
Doğru olsan ok gibi elden atarlar seni, eğri olsan yay gibi elde tutarlar seni, menzil (mesafe) alır doğru ok elde kalır eğri yay.
Her taamın (yiyeceğin) lezzeti ta ki dimağdan (beyinden) çıkar, tuz ekmek hakkını bilmeyen akıbet gözden çıkar.
Ehl-i aşka müptelayım (Allah sevgisine tutkunum) neme lazım kâr benim, mal ve mülküm yoktur amma kanaatim var benim.
İlim ve sanattan haberdar olmayanlar aç olur, müflis ve bîvâye kalur (iflas eder ve nasipsiz kalır) herkese muhtaç olur.
Usta terzi dar kumaştan bol gömlek diker. Doğru tartan esnaf rahat huzurlu gezer. Eğrinin ve doğrunun hesabı mahşerde dünyada biraz huzur her şeye bedel.
Dolandım misl-i cihan (dünyayı defalarca dolaştım) bulamadım başıma bir tane taç, ne eğride tok gördüm ne doğruda aç.
Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol. Talan söyleme. Büyüklerinden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkar ol. Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme. Eksik tartma.