Duygusal Yazılar

Duygusal Yazılar   İnsanlar için duygularını ifade etmek çok önemlidir ve karakterleri bakımından bunu farklı bir biçimde dışa vururlar. Bazen dinledikleri müziklerle duygularını yansıtırlar bazen çizdikleri resimlerle… Hatta bazıları ise kendine yakın bulduğu yazıları okuyarak kendisiyle bütünleştirir. Örneğin, duygusal yazılar gibi. Bu tarz yazıları tercih edenler, genellikle kendisiyle bütünleştirmenin yanı sıra çevresindeki kişilerin de bu duygulardan haberdar olmasını ister.  Böylelikle bu yazılar sayesinde insanlar arasında duygusal bir iletişim söz konusu olabilir.

Kelimeleri dile getirmek, duyguların yoğunluğundan olsa gerek bazen zor olabiliyor. Kötü bir an geçirdiğiniz bir günde ya da hayatın herhangi bir yerinde belki gördüğünüz, belki duyduğunuz, belki de şans eseri denk geldiğiniz kötü anların buna benzer duygu boşalmalarına yol açtığının hepimiz farkındayız. İşte burada yazıların ardına saklanıldığı büyük bir gerçek. Herkes için bu geçerli olmasa da çoğunlukla insanlar için durum bundan ibaret ama unutulmamalıdır ki duygularına hakimlik sağlayanların hayatında güzel sözler her daim vardır. Bu süreklilik ise pozitif bir hayatın küçük bir yardımcısıdır.

Duygusal Yazılar
Duygusal Yazılar 

Editörün Seçimi ile En Duygusal Yazılar

  1. “Gözyaşlarımız bazen kelimelerden daha fazla anlatır.” – Unknown
  2. “Bazı yaraları zaman sarar, bazıları ise kalıcı izler bırakır.” – Unknown
  3. “Duygular, hayatın renkleridir. Ne kadar derin hissedersen, o kadar çok renk görürsün.” – Unknown
  4. “Bir gülümseme, bazen kalplerin en derin yerinden gelen bir feryattır.” – Unknown
  5. “Gözyaşları, kalbin sessiz bir dilidir.” – Unknown
  6. “Duygular, insanın en kırılgan ve en güçlü yanlarıdır.” – Unknown
  7. “Bir insanın gerçek gücü, duygularını kontrol edebilme yeteneğindedir.” – Unknown
  8. “Duygular, insanı hem yaralayabilir hem de iyileştirebilir.” – Unknown
  9. “Bazı anılar, ne kadar zaman geçerse geçsin hala yüreğimizde canlı kalır.” – Unknown
  10. “Bir insanın gerçek güzelliği, içinde taşıdığı duygusal derinliktedir.” – Unknown

Bu yazılar, duyguların insan yaşamındaki önemini ve duygusal deneyimlerin insanın kimliğini şekillendirdiğini vurgular. Duygusal yazılar, insanın iç dünyasına dokunan, anlam taşıyan ve hislere hitap eden ifadelerdir.

Duygusal Yazılar   

  •  Gitmenin hası dönüşsüz olanıdır.
  • Yanaklarım dururken canımı sıkman çok saçma.
  • Zamana bırakınca, zamanla bırakıyorum.
  • Benim yaralarım vücudumda değil, ruhumda doktor.
  • En büyük mezar insanın kalbine gömdükleridir.
  • Bazen ağlamak istemezsin ama gözlerin seni dinlemez.
  • Senin için ölürüm diyen; başkası için yaşarmış.
  • Her derdi içinize atarsanız, sonunda ayağa kalkamazsınız!

Nasılsın diye mesaj atsa iyiyim diye kitap yazarım.

Sevmek ölmektir bence, ben de sevmiştim ölmeden önce.

Hep kötüyüm. Nasılsın? Diye soran sen olmadıkça.

Dert dediğin misafirdir azizim! Onu da iyi ağırlamak gerekir.

Aşk acısı taşımayan yürek; ya deliye aittir, ya ölüye.

Birini sevmek için nedenin yoksa onu gerçekten seviyorsundur.

Bu gün çektiğin acı yarın sana güç olarak geri dönecek.

Hayaller kurduğun bir insanı kaybetmek kadar ağır bir şey yok.

Her şeye canını sıkma. Ne dertler kalıcı, ne de bu ömür.

Boşuna mutlu olmaya çalışmayın, çalıştığınız yerden sormuyorlar!

Seni benim kadar sevenler, sana benim kadar hasret kalsın.

Adam yerine koyduğum insanları neden koyduğum yerde bulamıyorum.

Ucuz insanların üzerine kurulan hayaller size pahalıya patlar.

Arzularını ve korkularını ortadan kaldır. Artık senin için hiç bir zalim kalmaz.

Bizimkisi bir aşk hikayesi değildi, bizimkisi aşktı gerisi hikayeydi.

Ve benim, birdenbire yüzünü değil, gözünü değil, senin sesini göresim geldi.

İnsanın derdi Allah olursa diğer dertler tası tarağı toplar gidermiş.

Öyle yorgun ki hislerim. Artık sana karşı bir şey hissetmeye bile dermanı yok.

Kırma be kalbimi! Nasıl olsa bir gün duracak; seninki de, benimki de.

Allaha emanet ol dedi ve gitti. Güldüm. Zaten ondan başka kimim var ki? Dedim.

Saçının bir teline dünyalar feda olsun, kalbin hep benimle dolu olsun.

Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler. Ağzına dolar. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.

Tek başına hayatı öğrenen bir insanı, kimse yokluğuyla korkutamaz.

Aslında benim gözlerim kahverengi güneşe bakınca ela sana bakınca çok fena oluyor.

Kalbini hak etmeyen birine verdiğin sürece acı çekmeye mahkûmsun.

Mutluluğun kökü derdin içine gömülüdür. Dert, mutluluğun arkasında pusuda bekler.

Birini ne kadar çok seversen sev, hayat onu senden o kadar uzaklaştırır.

Sevdim be! Hiç sevmediğim kadar sevdim ve hiç pişman olmadığım kadar pişman oldum.

Unut, demekten daha büyük bir küfür yoktur benim yüreğimin lügatinde.

Utanırım, söyleyemem yaşadığım yalnızlığı, kelimeler yetmiyor k; bu mu sevda dedikleri.

Unutma ki, yalnız olmak; yanlış yerde ve yanlış bir kalpte olmaktan iyidir.

İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri? Yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri? Özdemir Asaf

Bekle! Her şeyin bir zamanı var. Zamanından önce istersen zamanından önce kaybedersin.

Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı? Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?

Kadın ilk öpücükte neler kazanacağını bilemez, ama son öpücükte neler kaybettiğini bilir.

Dünyanın ne kadar küçük olduğunu, seni dünyalar kadar seviyorum deyip de gidenlerden öğrendim.

Yalnızlık, zannetmeyin ki kimsesiz olmaktır. Asıl yalnızlık kimsen var iken kimsesiz kalmaktır.

Dertlerinizi başkalarına anlatmayın. Çoğunun umurunda olmaz geri kalan ise memnun olur. N. Philpsopher

İdam sehpasında ki mahkûm ne kadar yaşamayı seviyorsa, Bende seni o kadar çok seviyorum.

Aslında suçum yok hâkim bey bende yakmak istemezdim bu şehri ama ne yapayım üşümesin sevdiğimin elleri.

Fani aşk yoktur, aşkların hepsi baki olanadır. Tek fark şudur ki; kimi sanatı görür, kimi sanatçıyı.

Ne ölmek nefessiz kalmaktır, nede yaşamak nefes almaktır. Yaşamak; sevmeyi, sevilmeyi hak eden birinin kalbinde olmaktır.

Eğer beni bu sokakta, bu semtte, bu şehirde bulamazsan sevgilim bil ki ben, gözlerinin daldığı yerdeyim.

Ey gönüm bilmez misin gözler sebepsiz yaşarmaz, dudaklar sebepsiz kurumaz, gönülde bir dert olmadıkça kimsenin yüzü sararıp solmaz.

Seni sevmeyene asla sabır gösterme! Çünkü sabrının adı yüzsüzlük, fedakârlığın adı eziklik, sevginin adı kişiliksizlik olur.

Hasretim senelere dönse de ne aşkına bedduam ne de sana kinim var, bin bir dert çektirsen de seni mahşere kadar sevmeye yeminim var.

Seni sonbahar rüzgârlarına bırakıyorum yaktığım canımı yeniden hayata hazırlıyorum sensiz yaşamak hayata yeniden başlamak istiyorum.

Son kibrit çöpüm gibi sakladım seni rüzgarsızdı hava tiryakiydim üstelik yakmadım seni ben yağmur yüklü bir bulutum kime çarpsam ağlarım.

Gökten ne yağdı da, yer kabul etmedi? Toprağa ne ekildi de, bitmedi? Bu dünya ya kim geldi de, gitmedi? Hangi dert sıkıntı bitmedi?

Gel, bir bestem de sen ol sevda şiirim, aşk erim ben seni güftesiz de söylerim çünkü ben güftelenmemiş aşkların talibiyim gel, bir martı da sen ol omzumda.

Aşkın mantığı olmaz. Sakın ha! Dostum içme aşk zehrini su diye aşk pınarından, ya Ferhat gibi atlarsın kayalardan ya da Mecnun olur dolaşırsın çöllerde kahrından.

Gayem zat-ı alinizi taciz etmek değil, efkar-ı umumiyede muhabbet kurmaktır Cevabı müspetiniz kalb-i hazalimi tamir-i temin edeceğinden, desti muhabbetinize talibim.

Aşk; bilmektir ey sevgili! Bir tek yâri bilmek, onu candan daha aziz bilmektir. Ondan gayrı bildiklerinin hiçbir şey olduğunu, dünyanın onunla mana bulduğunu bilmektir.

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular. Böyle bir sevmek görülmemiştir. Hayır, sanmayın ki beni unuttular. Hala ara sıra mektupları gelir. Gerçek değildiler birer umuttular. Eski bir şarkı belki bir şiir.

Üzülme! Dert etme can! Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan yürüyebiliyorsan ne mutlu sana! Elinde olmayanları söyleme bana. Elinde olanlardan bahset can.

Sahtekâr çıkarken dürüst sandıklarımız, acı sözler etmiş arkamızdan ağzını balla kapattıklarımız. Hepsi mızmız. Kötü konuşmuş ardımızdan adını iyi andıklarımız, kurtlanmış topladığımız fındıklarımız.

62257