Anksiyete Nedir? Nedenleri Türleri ve Belirtileri
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Anksiyete dünya çapında oldukça yaygın görülen ve sıklığı giderek artan psikolojik bir rahatsızlıktır.
Anksiyete dünya çapında oldukça yaygın görülen ve sıklığı giderek artan psikolojik bir rahatsızlıktır.
Bu yazıda ve Anksiyete Anksiyete Nedir Anksiyete Nedenleri Anksiyete Türleri Anksiyete Belirtileri Anks detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
Günlük hayatımızın bazı anlarında kaygı duysak da anksiyete bozukluğu, kaygının genellikle bir olay yaşanmadan ortaya çıkıp uzun süre kalması, bu nedenle de günlük hayatımızı olumsuz etkilemesiyle oluşur.
Tıbbi nedenler, genetik yatkınlık ve stresli yaşam nedeniyle kaynaklanan anksiyetenin tedavisi mümkündür. Anksiyete tedavisi, hem aşırı kaygı, titreme, terleme ve çarpıntı gibi belirtileri ortadan kaldırmayı hem de kaygı problemiyle etkili biçimde baş etme metotlarını kişilere kazandırmayı amaçlar.
Anksiyete sorunu olan hastalar alanında uzman kişilerden destek almaktan çekinmemeli ve yaşam tarzlarında çeşitli değişikliklere gitmelidir. Uzmanların görüşleri doğrultusunda gerekiyorsa ilaç ve psikoterapi tedavisine başlamak ve bu tedaviyi aksatmamak anksiyetenin tedavi sürecinde büyük önem taşır.
Anksiyete Nedenleri
Anksiyete sorununun kesin nedenleri henüz bilinmemektedir. Anksiyete gelişiminde beyindeki norepinefrin ve kimyasallarının dengesiz halinin etkili olduğu saptanmıştır.
Ancak yapılan araştırmalarda bu dengesizliğe sebep olan etkenler henüz tam olarak bilmemekte, birçok faktörün bir araya gelerek anksiyeteye sebep olduğunu düşünülmektedir.
Genetik yatkınlık gibi bazı doğuştan sebepler olduğu gibi, travmatik ve stresi yaşam olayları da anksiyete oluşumunda etkili olabilir.
Anksiyete Türleri
Anksiyete sorununun çeşitli türleri bulunmaktadır. Tüm anksiyete türlerinin ortak özelliği, bir tehdide yönelik aşırı kaygı ve korku içermeleridir. Bu türler şöyle sıralanabilir:
Sosyal Anksiyete Bozukluğu (Sosyal Fobi) : Sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal ortamlarda başkaları tarafından eleştirilme, küçük düşürülme ve yargılanmaya ilişkin duyulan aşırı korku durumudur.
Sosyal ortamlar içinde yer almak bu kişilerde terleme, titreme ve çarpıntıya neden olabilir. Bu korku genellikle gerçeği yansıtmaz, yine de sosyal anksiyete bozukluğuna sahip kişiler kaygı ve korku nedeniyle sosyal ortamlardan kaçınabilirler.
Panik Bozukluğu (Epizodik Paroksismal Anksiyete) : Panik bozukluğu, bir anda ve yoğun olarak gelen korku, kaygı ve dehşet duygularının oluşturduğu panik atakların beklenmedik ve tekrarlayan biçimde ortaya çıkmasıdır.
Panik atak rahatsızlığı bulunan kişiler terleme, nefes almada zorluk ve kalp atışlarında hızlanmayla birlikte bir dehşet duygusuna kapılırlar ve bu duygu birkaç dakika içinde yüksek seviyelere çıkar.
Gerçek bir tehdit olmasa da ataklar esnasında genellikle ölecekleri korkusuna kapılırlar.
Agorafobi : Kişilerin kaygıya kapılma anlarında veya kötü bir şey yaşanması durumunda yardım alamayacaklarını, kaçmakta zorlanacaklarını düşündükleri yerlerde ve durumlarda bulunma korkusuna agorafobi denir.
Genellikle kalabalık ve açık alanlarda bulunma korkusu olarak düşünülse de agorafobi sorununa sahip olan kişiler alışveriş merkezine gitmekten, toplu taşıma aracına binmekten, bir kuyrukta beklemekten veya bazı durumlarda evden ayrılmaktan bile kaçınabilirler. Agorafobi, panik bozukluğu ile de birlikte görülebilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu : Kişinin kendisinin veya çevresindeki bir yakınının yaşamına veya vücut bütünlüğüne ilişkin bir tehdit algıladığı; doğal afet, kaza, savaş, fiziksel yada cinsel saldırı gibi travmatik durumlardan sonra görülen yoğun kaygı durumudur.
Bu rahatsızlığa sahip olan kişiler, tehdit geçmiş olsa bile devamlı bir tehlike algısıyla yaşarlar.
Anksiyete Belirtileri
• Huzursuz, gergin ve tedirgin hissetme
• Kötü bir şey olacak hissiyle paniğe kapılma
• Kalp atışlarında ve nefes alışverişte hızlanma, kalp çarpıntısı veya göğüste sıkışma
• Terleme
• Titreme
• Yorgun veya güçsüz hissetme
• Sırt ağrısı
• Baş dönmesi
• Bir şeye odaklanmada zorluk
• Uykusuzluk
• Kabızlık, kabızlık, gaz gibi sindirim problemleri
• Kaygıyı kontrol etmede zorluk
• Kaygıya neden olan durumlardan kaçma isteği
Anksiyete Teşhisi
Kaygı, kişinin normal olmaktan çıkıp kendisini rahatsız edecek, günlük hayattaki işlevlerini etkileyecek boyuta geldiği zaman bir uzmana görünmesi gerekir.
Psikiyatr uzmanı problemi olan kişiyle görüşmeler yaparak şikayetlerine göre birtakım psikolojik testler uygular ve belirtilerini tanı sistemlerindeki belirtilerle karşılaştırır.
Kişinin durumunun daha net anlaşılabilmesi için, bu psikolojik testler ve görüşmeler sırasında kendisinin düşünceleri, davranışları ve duyguları tanımlanması istenir.
Bazı durumlarda kişiler belli fiziksel rahatsızlıklar hissedip doktora giderler ancak bu durumun altında da anksiyete yatıyor olabilir.
Bu durumda doktor, fiziksel bir hastalık ihtimalini elemek için kan ve görüntüleme testi gibi bazı tıbbi testler yaptırmanızı isteyebilir.
Eğer kişinin kaygısı özel bir şeye yönelik olmaktan çok genel bir durumsa ve 6 aydan uzun süredir varlığını koruyorsa, yaygın anksiyete bozukluğu tanısı alması ihtimali yüksektir.
Anksiyete Risk Faktörleri
• DNA’daki farkılılıkların yol açtığı genetik yatkınlık
• Aile öyküsünde anksiyete sorunu bulunması
• Anne, babaların kontrolcü davranışları ve tutumları
• Özellikle çocukluk çapında yaşanan anne veya baba kaybı; duygusal, fiziksel veya cinsel istismar; ihmal gibi stres verici olaylar
• Depresyon benzeri birtakım ruhsal problemlerin varlığı
• Gergin bir iş ortamında çalışma ve yoğun bir iş temposuna sahip olma
• Kadın olmak. Kadınlardaki anksiyete oranı erkeklerden daha fazladır.
Anksiyete Tedavisi
Anksiyete sorununda tedavi süreci, yaşanılan kaygı hissinin şiddetine göre kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Ancak temelde ilaç ve psikoterapi tedavisi olmak üzere iki yöntem vardır.
Kaygın hissinin az ve orta şiddetli olduğu durumlar için ilaç tedavisine gerek duyulmayabilir.
Tedavinin amacı kaygı seviyesini düşürerek kaygı hissini kontrol altına alabilmek, kaygının kişilerin hayatında neden olduğu olumsuzlukları en aza indirebilmektir.
Psikoterapi
İlaç kullanımına gerek görülmeyen daha az şiddetli kaygı durumlarında psikoterapi tek başına kaygıyı azaltmada ve günlük yaşamı normale döndürmede etkili ve yeterlidir. Hastaların özelliklerine ve anksiyetenin şiddetine göre çeşitli psikoterapi türleri seçilebilir.
En çok tercih edilen yöntemler:
Bilişsel Davranışçı Terapi : Kaygı hissine neden olan işlevsiz ve olumsuz düşünce biçimlerini değiştirmeyi amaçlayan kısa süreli bir terapidir.
Terapi esnasında kişilerin hayatlarındaki sorunlara odaklanılır ve bu sorunlarla alakalı sahip oldukları duygu, düşünce ve davranışlara dair çalışılır. Kişilerin bu sorunlarla baş etme yolları geliştirmesine yardımcı olunarak kaygıyı azaltmak amaçlanır.
Aile terapisi : Kısa süreli olan bu terapide, hastanın ailesi de tedavi sürecine dahil edilir. Aile bireyleri, anksiyete sorunuyla başa çıkma konusunda nasıl yardımcı olabileceğini, anksiyeteyi daha şiddetli hale getirmekten nasıl önleyebileceklerini öğrenir.
Danışmanlık : Psikoterapi seanslarında farklı olarak daha yüzeysel, gün içinde yaşanan sorunlara odaklanan ve daha kısa bir süreçtir.
Kaygı hissinin daha az olduğu durumlarda kişilere yeni baş etme mekanizmaları ve kişiler arası süreçlerde kullanması için yeni beceriler kazandırılması amaçlanır.
İlaç Tedavisi
Kaygı hissinin çok yüksek olduğu durumlarda ilaç tedavisine başvurulabilir. Ancak bilinmesi gerekir ki; ilaç tedavisinin anksiyete sorununu tedavi etmeyeceği, yalnızca anksiyeteyle başa çıkma ve günlük rutine dönme sürecine hastayı rahatlatarak katkıda bulunacağıdır.
Benzodiazepinler : Yatıştırıcı grubunda olan benzodiazepinler, zihnin sakinleşmesine ve kas gevşemesine yardımcı olur.
Panik bozukluğu sorunu da dahil olmak üzere birçok anksiyete bozukluğunun tedavi sürecinde kullanılabilirler. Xanax, Ativan, Librium gibi ilaçlar bu grupta yer alan ilaçlardır.
Benzodiazepinler içerikli ilaçların uzun süreli kullanılması halinde uyuşukluğa, hafıza ve dengede problemlerine ve bağımlılığa yol açabileceği için yalnızca kısa süreli tedavilerde tercih edilmektedir.
Buspiron : Hem kısa hem de uzun süreli ( kronik) anksiyete sorununun tedavi sürecinde kullanılan buspironun beyindeki kimyasalları etkileyerek ruh halini değiştirdiği düşünülmektedir. Kişide olumlu etkiler yaratması için birkaç hafta kullanılması gerekir.
Mide bulantısı, baş dönmesi ve baş ağrısı gibi yan etkileri bulunmaktadır.
Antidepresanlar : Genellikle depresyon probleminin tedavi sürecinde kullanılan antidepresanlar bazı durumlarda anksiyete tedavisinde de tercih edilebilir. T
edavinin sürecinde serotonin geri alım engelleyici adı verilen SSRI (Prozac,Lexapro, Zoloft, Paxil) grubu ilaçlar tercih edilir. Bulantı, ağız kuruluğu, ishal, kaslarda zayıflık, sersemlik, baş dönmesi ve cinsel işlevsizlik gibi yan etkileri bulunmaktadır.
Beta Blokörleri : Adrenalin hormonunun salgılanmasına engel olan beta blokörleri, kalp kasının rahatlamasını sağlayarak kan basıncını düşürür.
Anksiyete sorununu genel olarak tedavi etmede çok işe yaramasa da topluluk içinde konuşma yapma, bir davete katılma gibi durumlarda kişilere geçici olarak yardımcı olabilir.
Anksiyete Problemi Olanlar İçin Öneriler
Kafein Tüketimi Sınırlandırılmalıdır : Fazla kafein tüketmek kalp atışını hızlandırabilir, kalp çarpıntısına ve vücudun stres altındaymış gibi hissetmesine neden olabilir. Uzun süreli kafein içerikli ürünlerin tüketimi panik ataklara sebebiyet verebilir.
Alkol ve Nikotinden Uzak Durulmalıdır : Sigara ve alkol ürünleri kişiyi rahatlatıyormuş gibi görünse de aslında anksiyete belirtilerini şiddetlendirir.
Dengeli ve Sağlıklı Beslenilmelidir : Sağlıksız beslenme bazı sağlık sağlık sorunlarına neden olarak kişinin anksiyete sorununu tetikleyebilir.
Bol Su İçilmelidir : Gün içerisinde 8-10 bardak su içmek vücudun düzenli çalışmasına yardımcı olur ve stresi azaltır.
Düzenli Egzersiz Yapılmalıdır : Günde 30 dakika tempolu yürümek hem beden hem de ruh sağlığı açısından son derece faydalıdır.
Yeterli Düzeyde Uyku : Yetersiz uyku süreleri hem kişinin zihnini yorar hem de stresini artırır. Her gece en az 8 saat uyumak sağlıklı bir yaşam için gereklidir. Her gün aynı saatte yatmaya ve aynı saatte kalkmaya özen gösterilmelidir.
Kaslar Rahatlatılmalıdır : Kaslara masaj yaptırılarak onları rahatlatmak, kaygı sorunuyla başa çıkmada etkili olur.
Meditasyon veya Yoga Yapılabilir : Meditasyon seansları dünyayı algılama ve olaylara yanıt verme şeklini değiştirebilir. Yoga da anksiyeteyle baş etmede etkilidir.
Nefes Egzersizleri : Nefes egzersizleri nefesin kontrol edilmesini sağlar. Böylece anksiyete sorunuyla karşılaşıldığında hızlı nefes alış-verişleri önlenebilir.
Nefes egzersizi için, sırt dik olacak bir şekilde düz bir yere oturulur. Burundan nefes alınır ve alınan nefesi diyaframa gönderilmeye çalışılır.
Yeteri kadar hava aldığınızda, yavaşça ağzınızdan nefes verin. Gerektiği kadar tekrarlayın. Nefes egzersizleri başlarda zor gelebilir ve fazla oksijen nedeniyle baş dönmesine sebep olabileceği unutulmamalıdır.