İstiklal Marşının İlk İki Kıtası Ve Anlamı

İstiklal Marşının ilk iki kıtası ve anlamı hakkındaki bilgileri sizler için hazırladık.

Bu içerikte ve İstiklal Marşı İlk İki Kıta Anlamı Mehmet Akif Ersoy Türk Milli Marşı Şiir hakkında bilgi bulabilirsiniz.

İstiklal Marşı 12 Mart 1921 tarihinde yapılan bir yarışma sonucu kabul edilmiştir. İstiklal marşı Türk milletinin bağımsızlığını elde etmek için yapmış olduğu kanlı çarpışmaların devam ettiği bir zamanda kabul edilmiştir. Bu nedenle ülkenin tek bir bayrak ve tek bir vatan olduğunun ifade edildiği bir marş olduğu için büyük öneme sahiptir. İstiklal marşı tamamında milletin savaş mücadelesi ve azmi yer almaktadır. 

İstiklal
İstiklal Marşının İlk İki Kıtası Ve Anlamı

İstiklal marşı milli bir şuur ve birlikteliği ifade etmesinin yanında milli mücadele ve direnişi de mükemmel bir anlatımla ortaya koyan bir marştır. 

İstiklal Marşının iki kıtasını ve anlamını ve genel açıklamasını şöyle sıralamak mümkündür. 

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Kıtanın genel açıklamasını Rıdvan Canım ve Etem Çalık (2007: 42) şöyle vermektedir: Milletim, akşamın alaca karanlığında dalgalanan kırmızı renkli sancağım ülkemde bir tek aile kalmayıncaya kadar dalgalanacaktır, endişe etme, korkma. Sancak, milletimin güvencesidir, sembolüdür, bahtıdır, (onun için) parlayacaktır. Sancak benimdir, sancak ancak ve ancak milletime aittir. 

Mehmet Akif Ersoy bu kıtada, korkuya yenik düşülmemesi ve cesaretli olunması için Türk milletini uyarmaktadır. Umut vermekte ve millete hedef ve amaç için gerekli olan her şeyi yapma konusunda yol göstermektedir. Çünkü vatan ve millet öyle bir haldedir ki herkes vatanı için canını malını ve tüm servetini ortaya koymuştur. İşte böyle bir mücadelede kaybedecek bir şey kalmadığı için bundan sonra hep kazanma söz konusu olduğunu belirtmektedir. 

Korkma vurgusu ve şafak kelimesi gurup manasında kullanılmıştır. Alsancak tabiri ise şanlı Türk Bayrağı’na işaret etmektedir. Cesaretli bir milletin gök seması kadar yeryüzünde de var olacağının işaretidir. Al bayrak yer düşmeyecek bu aziz milletin son ocağı tütene kadar korunacaktır. (Banarlı Nihat Sami, Resimli Türk Edebiyatı, MEB Yay. C: 1-2.)

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!

Kıtanın genel açıklamasını Canım ve Çalık (a.g.e. s. 43.) şöyle verir: Ey nazlı bayrağım! Yüzünü asma, kızma, ben sana kurban olurum. Bu şiddet, bu kızgınlık niçin? Kahraman milletime bir kez olsun gülümse. Gülümsemezsen, senin için, senin uğruna döktüğümüz kanlar sonra helal olmayacaktır. Çünkü bağımsızlık, Allah’a iman eden milletimin hakkıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir