Elif Şafak Aşk Sözleri

Elif Şafak Aşk Sözleri Türk kadın yazar olan Elif Şafak, 2009’da yayımladığı “Aşk” isimli romanı ile geniş kitlelere ulaşmış ve üne kavuşmuştur. Elif Şafak sözleri ile olduğu kadar eserleri ile de okuyucuların gönlünde taht kurmuş bir isimdir. Ayrıca geliştirdiği ve yer yer eserlerinde de kullandığı ünlü sözler okuyucuları tarafından fazlasıyla sevilmiş ve ilgi görmüştür.

İçeriğimizde ve Elif Şafak Aşk Sözleri Elif Şafak Kitapları Elif Şafak Alıntılar Aşk Romanları detaylı bilgiler bulabilirsiniz.

25 Ekim 1971’de Fransa’da doğan Elif Şafak’ın babası sosyal psikolog ve akademisyen, annesi ise diplomattır. Boşanmış bir anne babanın çocuğu olan Elif Şafak, bir süre Almanya’da eğitim aldıktan sonra Türkiye’ye gelmiş, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler bölümünü okuduktan sonra yüksek lisans ve doktora eğitimini almıştır. Eğitimlerini tamamladıktan sonra ise ilk romanı olan “Pinhan” ı yayımlamıştır. Bu eseri ile Mevlana Büyük Ödülü’ne layık görülmüştür.

Birçok üniversitede ders veren Elif Şafak, en önemli olan Aşk isimli romanının yanı sıra aynı zamanda Medcezir, Siyah Süt, İskender, Mahrem gibi eserler kaleme aldı. Cumhuriyet dönemi yazarları arasında yer alan Elif Şafak, gerek ünlü sözleri gerek eserleri ve gerekse başarılarıyla kısa sürede kendisini kanıtlamış ve adını duyurmuştur.

Elif Şafak Aşk Sözleri
Elif Şafak Aşk Sözleri

İşte Editörün Seçimi ile Elif Şafak Aşk Sözleri

  1. “Aşk, insanın iç dünyasını keşfetme yolculuğudur.”
  2. “Aşk, ruhun derinliklerinde saklı bir hazine gibidir.”
  3. “Gerçek aşk, koşulsuz sevgi ve sonsuz sabırla beslenir.”
  4. “Aşk, karanlığa ışık tutan bir mum gibidir.”
  5. “Aşk, kalpleri yumuşatan ve insanı değiştiren büyülü bir duygudur.”
  6. “Aşk, iki kalbin bir araya gelmesiyle oluşan bir dans gibidir.”
  7. “Aşk, gözle görülmez, ama kalpte hissedilir.”
  8. “Aşk, acıyı hafifleten ve mutluluğu paylaşan bir arkadaştır.”
  9. “Aşk, zihni susturan ve kalbi konuşturan bir dildir.”
  10. “Aşk, birbirimizi anlamak ve desteklemek için varız.”
  11. “Aşk, insanın iç dünyasını aydınlatan en güçlü ışıktır.”
  12. “Aşk, zamanı durduran ve sonsuzluğa taşıyan bir duygudur.”
  13. “Aşk, kalplerin uyum içinde çarptığı bir melodi gibidir.”
  14. “Aşk, iki ruhun birleştiği bir yolculuktur.”
  15. “Aşk, hayata anlam katan ve her şeyi güzelleştiren bir duygudur.”

Elif Şafak’ın sözleri, aşkın derinliğine ve insanın iç dünyasına dair duygusal ve etkileyici mesajlar içerir. Eserlerinde aşk temasını sıkça işlemesiyle tanınan Şafak, okuyuculara duygu dolu deneyimler yaşatır ve insanın iç dünyasındaki karmaşıklıklara ışık tutar.

Elif Şafak Aşk Sözleri

  • Görsen, hayalimdeki seni kıskanırsın.
  • Sen yokken bir kaç defa sevdim seni, helal et.
  • Artık sana yazamam ama seni yazarım söz.
  • Baktım çözülecek gibi değildi bir düğüm de ben attım.
  • Aşkın olduğu yerde er ya da geç ayrılık vardır.
  • Ne kadar silersen sil ya yırtılır dertlerin ya da izi kalır cümlelerin.
  • Ya aşkı öğret bana. Ya da aşkın yokluğunda üzülmemeyi.
  • Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, onda kendini kaybetmeyi gerektirir.

Aşk sonradan gelmez hiçbir zaman. Varsa vardır, o kadar.

Modern aşk istemem, üzüntüden başka ne ki? İlkel aşk isterim, aşkın en ilk’el halini.

Aşktan yana yaşadıklarımı bilseydin eğer, hala sevebiliyor olmama aşık olurdun.

Aşk gerekli değildi. Hatta yokluğu daha iyiydi. Aşk sadece ıstırap getirirdi. Sevgi yeterliydi.

Kahve aşk gibidir, her ne kadar sabır ve özen gösterirsen tadı o kadar güzel olur.

Başımıza beklenmedik rastlantılar ancak bunları karşılamaya hazır olduğumuz anlarda gelir.

Aşk diye bir şey yaşıyorum. Ne tek taraflı demeye dilim var, ne de karşılıklı olduğuna.

Mutlu bir çift gördüğünüzde Allah bozmasın demeyin. Çünkü Rabbim bozmaz. İnsanlar bozmasın yeter.

Zaten aşk dediğin, ardında ne olduğuna kimsenin akıl sır erdiremediği kadife bir esrar perdesidir.

Uzağındayken onu düşünmeden yapamadığım, içindeyken kendimi ondan uzaklaştırdığım örselenmiş bir aşk.

Elimde olsa cenneti ateşe verir, cehennemi de bir kova suyla söndürürüm ki geriye aşk bâki kalsın.

Seni sevdiğimi söylememekteki ısrarım bu yüzden. Her şey böyle daha duru, daha güzel. Söylesem büyü bozulur.

Kişi sevdiğini Allah’a emanet ederse, Onu bir daha görmeden ölmezmiş. Öyleyse Allah’a emanet ol.

Dua etmek ilanı Aşk etmek demekti. Yaradan’a olan sevdanı açık etmek. Aşkta korkuya yer yoktu ya da çıkarcılığa.

Önce yüzlerini unuturuz sevdiklerimizin. En çok yüzümüzün unutulmasından endişe ettiğimiz halde.

Derler ki aşk da unutulurmuş her şey gibi. Hem de yaşanıp bittikten soğuyup küllendikten sonra değil tam da doludizgin devam eder.

Bu bina bu alemde yükseldi kat kat şahitlik etsin diye Tanrı’nın zahmetine Ve ademoğlunun aşk-u muhabbetine.

Bir kitaba burnunu gömerek herkesi ve her şeyi unutmanın, unutabilmenin verdiği hazzı hiçbir şeyden alamayacaktı. Aşk gibiydi okumak da.

O güne dek bilmezdi birine bütün kalbinle muhabbet besleyip yine de onu incitmek istemenin mümkün olabileceğini.

Bir yere varmasa da olurdu. İster göz açıp kapayana kadar geçsindi zamanı ister kuşun gölgesi gibi elle tutulmaz olsundu. Aşktı aradığı.

Seni kimsenin üzmesine izin vermeyeceğim dediğinde bunu kendim yapacağım demek istediğini anlamamışım. Elif Şafak

Üzgünüm baba seni aldattım. Bir başka adama aşık oldum. Senin dokunmaya kıyamadığın gülüşümü onun uğrunda soldurdum.

Aşk gibiydi okumak da. Neden nasıl müptelası olduğunu, bilen zaten gayet iyi bilirdi bilmeyene de anlatamazdın bir türlü.

Zira aşk iktidarı sever. Bu sebeptendir ki başkalarına ölümüne âşık olabiliriz ama bize ölümüne âşık olanları içten içe küçümser, öteleriz.

Bir insanı sevmek onun zihninde bir türlü huzura erememiş tüm hikâyeleri raflarından çıkartıp tek tek temize çekmek demektir.

Pek güzeldin pek latiftin. Börek olsan seni yerdim. Az soğanlı bol etliydin. Lafa daldım dibin tuttu. Gönül bu, hemen unuttu.

Bizler hal ehliyiz. Kalp ehliyiz. Aşk ehliyiz. Biz pergel gibiyiz. Bir ayağımız şeriat üste sabit bir ayağımızla yetmiş iki milleti devrederiz.

Aşıklar kibirli olur demiş şair. Sevdiklerini fethedilmiş bir kale gibi görmeye kalkarlar. Bense hayat boyu susmaya razıyım, o kibri gözlerinde görmektense.

Derler ki aşk da unutulurmuş her şey gibi. Hem de yaşanıp bittikten soğuyup küllendikten sonra değil tam da doludizgin devam ederken unutulurmuş aşk.

Aşkın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde…

Bir dil öğrendiğinde koskoca bir kalenin anahtarını teslim alırsın. Kale kapısından başka kimler girmiş seni ne ilgilendirir? Sen kendi keşfine bak.

Kim gerçek yabancı; bir ülkede yaşayıp başka bir yere ait olduğunu bilen mi yoksa kendi ülkesinde bir yabancı hayatı sürüp ait olacak başka bir yeri de olmayan mı?

Biliyordu ki senin düşmanına ihanet edip sonra sana gelen adamdan asla dost olmazdı. Bugün kapına köpek olan yarın senide ısırıp başkasına yaltaklanırdı.

Akla kara ayrılsın diyedir bu ölümüne sevgi tekliflerimiz yoksa biz hangi yürek kaç para eder taaa baştan biliriz. Kantara vuruyorsak sevgilinin aşkını yalanını kendi görsün diyedir.

Halbuki yola çıktıkları andan itibaren iki adam yakınlaşmış dertleşmiş dost olmuştu. İnsan bir başka insanı yolculuklarda tanıyordu demek. Aynı yolun yolcusu olduğunda.

Evrendeki her cisim ne kadar al benisiz ya da ehemmiyetsiz görünürse görünsün bir başka şeye yanıt olsun diye yaratılmıştı. Derdin olduğu yerde deva da vardı üstelik şaşırtıcı yakınlıkta. Mesele görebilmekti.

Sevgililerimizi elimizden kaçırmaktan ölesiye korktuğumuz için onlardan gelecek değişime inatla direniriz, oysa belki de aşkla beraber gelen değişim tek kurtarıcımız olacak hayatta…

Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır. Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek. Uzaktan sevmek en güzelidir bazen.

Aşık olmayana aşk kuru bir kelimeden ibaret. Yarı palavra, yarı safsata. Aşık olmayan bunu anlayamaz olansa anlatamaz. Öyleyse nasıl anlatılabilir aşk, kelimelerin hükmünü yitirdiği yerde?

Her hakiki aşk umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milat demektir. Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir!

Kimi insan böyledir. Kendi korkularını, önyargılarını başkalarına yansıtır ve onlarda gördüğünü sanır. İşte asıl yük budur. Zihinlerini zanlarla doldurur, sonra da bunca ağırlığın altında eziliverirler.

Her hakiki aşk hikayesi umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milat demektir. Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir.

Aşkı aramadan evvel düşün bir ya benden nasıl bir aşık olur? İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır. Sen kavgacı isen ha bire öfkeli aşkı da bir cenk gibi yaşarsın. Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.

Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hak’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir!

Nedendir açılıvermemiz birden bire hiç tanımadığımız bir insana? Nedendir dile getirmemiz daha evvel kimselere söylemediklerimizi, başkasına değil de, tek ona? Kalbimizi gümüş tepsi içinde ikram edercesine bir yabancıya göstermemize sebep nedir?

Okuyarak da gezmek mümkün, her kitabı başlı başına bir serüven addederek. Bir başka yüzyıla bir başka mekana bir başka hayata uzanan bir yolculuk. Aynanın bir de öbür tarafı var çünkü dünyayı da okumak mümkün her insanı her hayatı bir kitap belleyerek Okumak ve seyahat etmek aslına o kadar iç içe ki…

Uzakları yakın olmazları olur eden bir efsun aşk. İnsana tükürdüğünü afiyetle yalatan ettiği tüm büyük lafları bir bir hatırlatan bileğinden kavradı mı sarsan, sarstı mı bırakmayan bir yudumcuk efsun. Aşk bir kimyasal bileşim. Formülünde esrar var.

Bacağında şarapnel parçasıyla yaşayan bir asker gibiyim. Etimde yabancı bir madde, kemiğimde bir metal parçası gibi duruyor aşkın bende. Başkası duysa korkar, ‘aman’ der. ‘Nasıl olur? Böyle yaşanır mı?’ Halbuki ben alıştım. Rahatsız etmiyor beni, onu anladım. Şarapnel ve ben, gül gibi geçiniyoruz, yan yana ama karışmadan birbirimize.

Kapalı sandığın içinde günışığına çıkmayı bekleyen kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben. Hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da keşfettiğini sanmanı da istemem. Tanımak zorunda değiliz birbirimizi daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi.

Yirmi Altıncı Kural: Kainat yekvücut tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.

Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Hâlbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği bırak kendini, ko gitsin! Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Hâlbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!