Kul Nesimi Minnet Eylemem Sözleri ve Çıkış Hikâyesi
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Azerbaycan şiirlerinin en değerli ve dikkat çekici örneklerini bizlerle buluşturan Nesimi, özellikle Minnet Eylemem ile ne kadar güçlü bir şair olduğunu bizlere göstermiştir. Peki, Kul Nesimi’nin hikâyesi ne?
Yazımızda ve Kul Nesimi Minnet Eylemem Sözleri Çıkış Hikâyesi Türk Halk Müziği Şiir detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
Minnet Eylemem Sözleri
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Harabi, Farisiyi bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-ı Müstakim üzere gözetirim Rahimi
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acayip derde düştüm herkes gider karına
Bugün buldum bugün yerim, Hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünya varına
Rızkımı veren Huda’dır kula minnet eylemem
Ey Nesimi Can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatarım Ahmed-i Muhtar iken
Cümlelerin rızkını veren ol gani serdar iken
Yeryüzünün halifesi hünkâra minnet eylemem
Kul Nesimi Kimdir?
Kul Nesimi, bilinen esas ismi Ali’dir. 1369 senesinde Azerbaycan Şamah da dünyaya gelmiştir. Sadece Azerbaycan, yani kendi dilinde değil, Arapça – Farsça gibi farklı dillerde de divanları yer almaktadır. Babası da o dönemin en ünlü isimlerinde biridir, adı da Seyid Muhammed’tir. Babası Şamah kentinde eğitime başlamış ve ardından felsefe ve dini konuları da bilmek için girişimlere başlamıştır.
Nizami, Hakani, Mehseti, Feleki, Zülfikar Şirvani, Arif Erdebilli, Mahmut Şebusteri ve Marağalı Evheddin’in eserleriyle kendini eğitmiş, Orta Doğu’nun Celaleddin Rumi, Rudeki, Sadi, Attar gibi çok muhteşem şairlerinin eserlerini derinlemesine incelemiş, anlamış ve bu aşamadan sonra da şiirler kaleme almaya başlamıştır.
Orta Doğu’da Mahmut Şebüsteri, Celaleddin Rumi, Marağalı Evheddin gibi önemli şairlerin panteist namı diğer bütün tanrıcılık gibi düşünceleri fazlaca yer tutardı. Doğu panteistleri de kendi içinde farklı alanlara bölünmüş ve değişik görüşler sunmuşlardır. Nesimi henüz çok küçük yaşlarda, medresede talebeyken Doğu’da ortaya çıkan bu akımları merakla takip etmiştir.
‘’Enelhak’’ yani ben hakkım, tanrıyım sözleri nedeniyle 1100’lü yıllarda Bağdat’ta hayatına son verilen Hallaç Mansur Hüseyin tarikatını fazlaca sevmiştir. Bu sevgi onun şiirlerine yansımış ve idam edilen kişinin mahlası ile şiirlerini kaleme almıştır.
Bu zamanlarda Timur askerleriyle birlikte Orda Doğu’ya saldırmış ve birçok bölgeyi ele geçirmiş ve bunlardan biri de Azerbaycan’dı. Hurufilik görüşü aynı zaman içerisinde yayılmıştır. Nesimi’nin hem kardeşi hem de atası Hurufiliğe ilgi duymuşlardır. Hurufi Fezlullah Nesimi tarafından kurulmuş, bütün aile fertleri de kendisiyle tanışmış ve Şirvan’da Hurufilik çoğalmaya başlamıştır.
Kul Nesimi Hikayesi, İdamı ve Son Sözleri
1394 senesinde, Fezlullah Nesimi yandaşlarıyla beraber, Timur’un evladı Miranşah’ın emriyle Şirvan’da zindana atılıp sonra da idam karar verilmiştir. Bakü’de yaşayan akrabaları ve O’nun yolundan gidenler de hemen bölgeyi terk etmiştir. Fezlullah Nesimi’nin kızıyla dünya evine giren Nesimi, ilk olarak Irak’a ardından da Türkiye’ye yol almış, epey bir süreç Anadolu’da Hurufilik’i yaymış ve ardından Halep’e gelmiştir. Hurufilik’in kurucusu olarak bilinen Tebrizli Neimi bu tarikatın temellerini Cavidanname, Muhabbetname, Nevmname gibi eserlerinde detaylı şekilde anlatarak yaymaya başlamıştır.1380’li yıllarda, Şirvan’a ayak basan Nesimiyle beraber aynı zamanda tanış olan Nesimi, Hurufi görüşünü ilk edinmiş, şiirlerindeki mahlayı Nesimi mahlası olarak değiştirmiştir.
Nesimi, Halep’e gidince kendi görüşlerini herkese anlatmaya başladı ve birçok kişi de aynı görüşü benimsemeye başlamıştır. Mısır Memlükleri ve Halep’teki dini şahsiyetler Nesimi’nin dinsiz olduğunu söyleyerek 1417 senesinde Halep liderinin talimatıyla zindana tıkılmıştır. Din adamları bir araya gelirin bu şairin idam edilmesine karar vermişlerdir. Hatta öyle bir idam kararı verilmişti ki belki de en acı idamlardan biriydi. Herkese ibret olması için derisinin soyularak öldürülmesi istenmiştir.
Tabii, Nesimi’nin idamıyla ilgili çok farklı rivayetler de yer almaktadır. Başka bir rivayette şöyle geçmektedir:
O dönemlerde, Halep kentinde, yaşı henüz çok genç Hurufi şairi, bağıra bağıra şiir söylemiş. Apart topar almışlar genci atmışlar hapishaneye. Şiiri okuyan kişi, bunun ben yazdım der ve bunun üzerine idam kararı çıkar. Bu olay Nesimi’nin kulağına gider ve gencin idam edileceği alan gider, şiiri kendisinin yazdığını söyler. Ruhaniler, Hurufi görüşünü yayanın ol olduğunu işitirler ve sonunda derisinin soyularak öldürülmesini isterler. Tabi, deri soyma sırasında bir sararma yaşanır ve ruhaniler dalga geçer, şöyle bir diyalog geçer:
-Sen ki haksın, peki niye rengin sarıdır?
Nesimi: -ben ebediyet ufuklarında doğan aşk güneşiyim. Güneş batarken sararır, diye cevap verir.
Şairin ölümüne fetva veren ruhani: -Bu o kadar melundur ki, onun kanı nereye düşerse onu kesip atmak lazımdır.
Tesadüfen şairin kanından bir damla bu ruhaninin parmağına sıçrar. Cemaat ondan parmağının kesilmesini talep eder. O ise Ben söz gelişi dedim. der
Al kanlar içinde olan şair; Zahidin bir parmağın kessen dönüp haktan kaçar, Gör bu gerçek aşığı serpa soyarlar ağrımaz diyerek ölür.
Şairler genelde şiir yazarken cahil kişileri eleştirmektedir, yaşamın güzel yanlarını kendilerine ilham kaynağı olarak alırlar. Hem didaktik hem aşk hem de doğayla ilgili şiirleri O’nun hayranlarını çok etkilemektedir. Şair, yöneticilerin halka eşit davranmaması, onlara acılar çektirmesini, milleti malını çalanları, bir de bu gibi kötülüklerin peşinden giden ruhanileri görünce hepsini eserlerinde dile getirmiştir. 3 farklı dilde yazışan şiirlerin edebi yönü çok güçlüdür. Özellikle Türk halkı için çok değerli eserler haline gelmiştir.
Nesimi’nin eserleri, insanların ne kadar hoş olduğuna, kuvvetine hayranlık duyan bir marş gibidir. Tabii, bahsi geçen güç ve güzellik, yaşayan tüm insanları kapsamıyor, sadece kendinin farkında olan, kâmil kişilere hastır. Nesimi, kâmil insanı canımın cananesi olarak tanımlamıştır. Kamil kişiye secdede bulunmayanlar, o kişiye hayranlık beslemeyenler, hak yolundan caymış varlıklara, iblisi düşüncelere dönen hayvanlar olarak tanımlanmıştır. Tabii, şair insanları sevdiği için bu tip kişilerin ağır cezalar altına alınmasını değil, bilakis terbiye ile kâmil insan olmalarını sağlanması gerektiğini savunmaktadır.
Nesimi’nin eserleri ilk kez 1844 senesinde ardından 1871-1880 senelerinde İstanbul şehrinde basılmıştır. Bahis geçen basımlardan evvel, Nesimi’nin Farsça kaleme aldığı şiir örnekleri de bulunmaktadır.
Azerbaycan’daysa edebiyatçı Selman Mümtaz tarafından 1926 senesinde Nesimi Divanı Arap harfleriyle baskıya hazır hale getirmiştir. Bahsi geçen yayınlar Nesimi’nin fazlaca tanınmasına katkıda bulunmuş eserlerinin hepsi değildir. Şairin ana dilinde divanının ilmi tenkidini ilk kez Azerbaycan alimlerinden C. Kahramanov hazırlamıştır. Bakü, Leningrad, Erivan elyazmaları kurumlarında muhafaza edilen 5 kopyayı, İstanbul ve Bakü baskılarıyla birleştirip şairin ana dilinde eserlerinin ilk ilmi tenkidini Arap harfleriyle neşrettirmiştir.