Kanuni Sultan Süleyman Sözleri
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Kanuni Sultan Süleyman Sözleri Türk ve dünya tarihinde yaptıklarıyla adını tarihe altın harflerle yazdırmış isimlerin başında cihan padişahı olarak bilinen Kanuni Sultan Süleyman gelir. Savaşlarda kazandığı başarıları, devlet yönetimindeki başarıları ve yaptığı yeniliklere bakıldığında tüm dünyada adından söz ettiren başarılı padişahlardan birisi haline gelmiştir. Bu denli başarılı bir kişi olarak insana, savaşlara, devlet yönetimine ve dünyaya karşı birbirinden kıymetli geliştirdiği sözlerle ünlü sözleri arasında değerli yerini de almıştır.
Bu içerikte ve Kanuni Sultan Süleyman Sözleri Osmanlı İmparatorluğu Sultan Süleyman Hükümdar sözleri T hakkında bilgi bulabilirsiniz.
Dünyanın dört bir yanında yaptıkları ve başarıları ile saygı kazanarak her geçen gün saygınlığını arttıran Kanuni Sultan Süleyman’ın söylediği tüm sözler, tıpkı ilk günü etkisi ile günümüze kadar gelebilmeyi başarmış değerli sözlerdir. Bu sözler günümüz dünyasına da tarihten gelen ışığıyla günümüze de ışık tutar niteliktedir.
Devlet ilişkilerini, aşkı, savaşı, siyaseti konu alan Kanuni Sultan Süleyman sözleri, kısacası yaşama dair her konuda insanlara farklı çıkarımlar ve farklı anlamlar sunan etkili sözlerdir. Ayrıca bu sözler mutlaka herkesin okuması, anlaması ve hayatının bir köşesine empoze etmesi gereken yol gösterici sözlerdir.
Editörün Seçimi ile En Güçlü Kanuni Sultan Süleyman Sözleri
- “Adalet ile hükmetmezseniz, ülkenizde fitne ve fesat baş gösterir.”
- “Kudret, sırf kadim olan Allahu Teala’ya mahsustur.”
- “Bir gönlün vefa kapısı kapanırsa, oradan geri dönmek zor olur.”
- “Halkımıza dini vecibeleri öğretmek ve dünya işlerinde onlara yol göstermek benim en önemli görevlerimden biridir.”
- “Bir ağacın kökleri sıkıca yerinde tutunmazsa, rüzgar onu yerinden söker götürür.”
- “Mektep, ilim ve irfan yuvasıdır. Okumak ve öğrenmek için her fırsattan yararlanmalıyız.”
- “Gönülleri fethetmek, kaleleri fethetmekten daha değerlidir.”
- “Ülkeyi hakkaniyetle idare etmek, halkın gönlünde taht kurmanın yoludur.”
- “Büyük bir zafer, kendi nefsinize karşı kazanılan zaferdir.”
- “En büyük düşman, insanın kendi nefsidir. Kendini tanımak, en büyük erdemdir.”
Kanuni Sultan Süleyman, devlet yönetiminde adalet, bilim ve kültür alanlarına verdiği önem ve halkın refahını sağlama gayreti ile tanınır. Onun sözleri, halkın sevgisini ve takdirini kazanmış, güçlü bir lider ve büyük bir devlet adamı olduğunu yansıtır.
Kanuni Sultan Süleyman Sözleri
- Vicdanın senin kıblendir, kaybetme Süleyman.
- Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.
- Kılıcın yapamadığını adalet yapar.
- Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki, padişah olan Kanuni bile bu dünyadan eli boş gitmiştir.
- Mevkiler önce Allah’a sonra Devlet-i Aliyye’ye karşı sorumluluktur.
- Dostum; ben gönlümü senden yana yolladım, onun bir daha benden yana gelmesi mümkün değil.
- Adalete hükmedersen her günün ibadet sayılır.
- Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm.
Kılıcımızın gölgesi durdukça düşmanlar elbette ki bizden korkacaklardır.
Bre Hasancan, devletin işi görmezden gelmek değildir. Elbet zulmedenler saptanıp cezasını çekecektir.
Saltanat dedikleri bir cihân kavgasıdır. Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi.
Onlar (Fatih Sultan Mehmet ve devlet erkânı) İstanbul’u fetheylemek gibi büyük bir erdeme ulaştılar. Onları kendimizle bir tutamayız.
Komutan olmak iki kefeli terazidir. Bir kefesi cennet, bir kefesi cehennemdir.
Dünyanın efendisi ben değil, reayadır ki, ziraat ve çiftçilik emrinde huzur ve rahatı terk ile iktisap ettikleri nimetle bizleri yaşatırlar.
Devlet adalet üzerine inşa edilir.
Hâkimiyet altınla, mücevherle olmaz. Ancak kılıçla olur. Kılıç hakkı olarak kazanılmış bir diyar da yine ancak kılıç ile muhafaza olunur.
Dünya kimseye payidar değildir.
Ben 3 kıtaya hükmediyorum ama balonun belli bir çapı var. Bu çap doğrultusunda ilerler isek birşey olmaz ama fazla şişirirsek elbet patlayacaktır…
Denizde savaşmadan, karada fetih olmaz.
Sanatkârlar, sizler her biriniz benim için tıpkı bir yeniçeri gibisiniz. Onların kılıcı sizin ise kaleminiz bize güç üstüne güç katacaktır…
Altın ver, altın ver ki görsünler hazinenin kudretini.
Hiçbir şeyi ben yaptım deme. Ele geçirdiğin tüm kaleler, kazandığın tüm başarılar Allah’ın bir lütfudur.
Bir zafer daha umuyorum. Hatta zaferi kendime vaad ediyorum.
Halk içinde devlet kadar itibarlı bir başka şey yoktur ama, dünyada bir nefeslik sıhhat gibi saadet ve zenginlik olmaz.
Dünya ne kadar küçük. (haritayı ikiye bölerek) Biz Doğu tarafını elimizde tutacağız.
Bu ne güzellik, bu ne yüz, bu ne kokudur? Aklım saçının kokusuyla doludur, Muhibbi (Kanuni) ansızın divane oldu, bu ne aşk, bu ne dert, bu ne huydur? (Hürrem Sultan’a atıf şiirlerinden biri)
Bir sapkın Divanımıza gelir ve Peygamberimiz Hazretlerinin yüksek şanına gölge düşürür, saçma sapan konuşmaya cüret eder ve saçmaladığı delillerle ispat edilip susturulamaz, çıkar gider. Buna sebep nedir?
Hayreddin! Seni Fransızlara yardım etmek ve İspanya üzerine yüklenmek üzere başkomutan yapıyorum. Bu seferki vazifen çok ağırdır. Çünkü Fransızlardan başka Akdeniz’de kimlerin donanması varsa, onlara meydan okuyacaksın. Kapıkulundan gerekli sayıda tüfekçiden başka, sana istediğin kuvvetleri de vereceğim.
Bu, harp demektir! Biz hakareti sineye çekecek kudretsizlerden, tabansızlardan değiliz. Tez zafer hazırlıkları tamamlansın. Belgrad Kapısı’nı kırmaya andımız vardır.
Ey Fransa Kralı Fransuva! Sefir-i Kebirimden aldığım mazhara göre haberim oldu ki, memleketinde dans namında Ala Mele-İnnasFuhşiyyat ve Lubiyat yapıyormuşsun. İş bu Name-i Humayunumun eline vusulünden itibaren bu rezalete son vermediğin takdirde, Ordu-yuHumayunumla gelip seni kahretmeye muktedir olurum.
Güç ve yiğitliğin leoparı, cesaret ormanının kaplanı, iman gücüyle dolu bir yiğit, topraklarımızı geri alan aslan, tüm güçlerin okyanusunun paha biçilemez incisi, inancın savunucusu, vezir-i azamım, beylerbeyim İbrahim Paşa.
İnançlı tebaamıza yönelik süregiden soygunlar ve devletimize yönelik hakaretleriniz, bize Rodos adasını ve kalesini teslim etmenizi istemekten başka çare bırakmıyor. Eğer buna uyarsanız yedi kat göğü ve yeri yaratan Allah, altı ve yirmi bin peygamber ve göklerden gelen Hazreti Muhammed ve dört halife adına yemin ederiz ki; adadan serbestçe göçmenize müsaade edilecek ve orada kalmak isteyenlerin kılına zarar gelmeyecektir. Lakin emirlerimize derhal itimat gösterilmezse, hepiniz korkunç kılıcımızla paramparça edileceksiniz ve Rodos’un kuleleri, kalesi ve surları yer ile yeksan edilecek. Ne seni, ne de erlerini aklımdan çıkarmadığımdan kuşkunuz olmasın.
Kâfirin tedbiri bizi yolumuzdan çeviremez. Rodos illa alınacaktır. Yiğitlik bu mudur? Niçin gayret göstermezsiniz? Rodos şiddetli topçu ateşi ve hücumlarımız karşısında hala ayakta sallanıyor da neden bir türlü düşmüyor?