Mustafa Kemal Atatürk Sözleri
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Mustafa Kemal Atatürk Sözleri Türk tarihinde olduğu gibi dünya tarihinde öyle isimler vardır ki; adını tarihe altın harflerle kazımış ve insanlığa ciddi katkılar sağlamıştır. Bu isimlerin sayısı oldukça azdır. Bu isimlerden birisi de şüphesiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Beynin gücü ile oluşturulmuş ve insanlara derin anlamlar sunan kişilerin oluşturduğu Ünlü sözleri konusunda Mustafa Kemal Atatürk’ün de katkısı oldukça fazladır.
Bu yazıda ve Mustafa Kemal Atatürk Atatürk Sözleri Atatürk’ün Özlü Sözleri Atatürk’ün Hayatı hakkında bilgi bulabilirsiniz.
Tarihe adını yazdırmış ve yaşadığı dönemde olduğu gibi yaşadığı dönem sonrasında da insanlığa büyük katkılar sunan isimlerin sözleri, taşıdığı anlamların yanı sıra son derece derin etkilere sahiptir. Bu nedenle de son derece değerli sözlerdir. Türk tarihine yön vermiş ve Türk toplumunu bulunduğu karanlıktan kurtarmış önemli bir isim olan Mustafa Kemal Atatürk, Türk toplumuna ve insanlığa fayda sağlayıp yol gösterecek etkileyici sözlerin altına imzasını atmıştır.
Sadece Türkler için değil dünya için önemli bir isim olan Mustafa Kemal Atatürk sözleri; siyaset, eğitim, toplum, insan, inanç ve diplomasi gibi geniş yelpazede söyleniş önemli ve kıymetli sözlerdir. Bu sözler hayatımızın her döneminde okumamız ve dersler çıkarmamız gereken sözlerdir.
Editörün Seçimi ile İz Bırakan Mustafa Kemal Atatürk Sözleri
- “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
- “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir.”
- “Yurtta sulh, cihanda sulh.”
- “Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.”
- “Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her zaman hürriyeti tahdit etmek isteyenlerin sebebi, hürriyetin ne olduğunu anlamamış olmalarıdır.”
- “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”
- “En büyük eserimiz, Türkiye Cumhuriyeti’dir.”
- “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.”
- “Türk milleti, tarih boyunca mazlum milletlerin en yüksek temsilcisi ve kahramanı olmuştur.”
- “Benim manevi mirasım Türk milletine bıraktığım eserlerdir.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri, devrimci ve ileri görüşlü düşünceleri yansıtır. Türk milletine olan güveni, cumhuriyetin önemini, eğitimin değerini ve ileriye dönük düşünceleri, Atatürk’ü dünya liderleri arasında özel bir yere taşımıştır. Atatürk’ün sözleri, hala Türkiye’de ve dünyada geniş bir kitle tarafından sevgi ve saygıyla hatırlanmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk Sözleri
- Ne mutlu Türk’üm diyene!
- İstanbul’da çıkan bir gazeteyi Kaşgar’daki Türk de anlayacaktır.
- Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir! İleri!
- Zamanımız tamamen bir iktisat çağından başka bir şey değildir.
- Geldikleri gibi giderler!
- Hiç bir millet yoktur ki, ahlâk esaslarına dayanmadan ilerlesin.
- Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.
- Eğer bir gün benim söylediklerim bilime ters düşerse bilimi seçin.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Uyuyan milletler ya ölür, ya da köle olarak uyanır.
İstikbal göklerdedir.
Benim kahramanlarım, hayallerini hiçbir şeye satmayan kişilerdir.
Yurtta sulh, cihanda sulh…
Milli benliğini yitirmiş uluslar başka milletlerin avıdır.
Zafer, zafer benimdir diyebilenindir.
Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyiniz.
Ulusal ekonominin temeli tarımdır.
Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanlara düşmanız.
Uygarlık doruğunun merdiveni sanattır.
Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.
Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.
Başarılarda gururu yenmek, felaketlerde ümitsizliğe direnmek lazımdır.
Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür.
Hiçbir şeye ihtiyacınız yok, yalnız bir şeye ihtiyacınız vardır; çalışkan olmak.
Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.
Bu memleket, tarihte Türk’tü halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki unutmasın.
Biz Türkler bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.
En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır.
Hiçbir medeni devlet yoktur ki ordu ve donanmasından önce iktisadiyatını düşünmüş olmasın.
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!
Hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak.
Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.
Zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesi inkâr olunamaz kuralı adlî politikamızın temelidir.
Bizi yanlış yola sevk eden habisler, biliniz ki çok kere din perdesine bürünmüşlerdir.
Laik hükümet kavramından dinsizlik manası çıkarmaya çalışan fesatçılara fırsat vermeyiniz.
Acizler için imkansız, korkaklar için müthiş gözüken şeyler kahramanlar için idealdir.
Kesin zaruret olmadıkça piyasalara karışılmaz; bununla beraber hiçbir piyasa da başıboş değildir.
Özgürlük olmayan ülkede ölüm, yıkılış vardır. Her ilerlemenin, kurtuluşun anası özgürlüktür.
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu ila ve idame edecek sizsiniz.
Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.
Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller istiyor.
Milli eğitim esas olduktan sonra; lisanını, yöntemini ve araçlarını milli yapmak zorunluluğu tartışılamaz.
Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür.
Türk ordusu; dünyanın hiçbir ordusunda seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir.
Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir.
Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.
Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır.
Birbirimize sürekli gerçeği söyleyeceğiz. Felaket veya mutluluk getirsin, iyi veya kötü olsun daima gerçekten ayrılmayacağız.
Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız.
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Türkiye’mizi layık olduğu seviyeye yükseltebilmek için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek mecburiyetindeyiz.
Eğitimdir ki bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.
Amaç sadece kazanmaksa savaşta; hiç bir taraf yoktur ki kaybettim desin. Kaybetmekte bir erdemdir sadece bunu onurlu olarak kabul edebilmelisin.
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
Ancak hür fikirlere sahip olan insanlar vatanlarına faydalı olabilirler ve onlardır ki vatanlarını kurtarıp muhafaza etme kudretine malik olurlar.
Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir, yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.
Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.
Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir.
Türk’ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Bundan ötürü, ya bağımsızlık ya ölüm!
Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.
Yabancılardan insaf ve iyilik dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türk ilinin gelecek çocukları bunu bir an olsun akıllarından çıkarmamalıdır.
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat, bütün insanlığı şaşırtacak bir hal alabilir.
Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir.
Kudretsiz beyinler, zayıf gözler gerçeği kolaylıkla göremezler. O gibiler, büyük Türk Milleti’nin yüksek seviyesine nazaran geri adamlardır. Fakat zaman bütün gerçekleri, en geri olanlara dahi anlatacaktır.
Ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idareye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım.
Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir.
Dünya’da her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir.
Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.
Yalnız tek bir şeye ihtiyacımız vardır, çalışkan olmak. Servet ve onun tabii neticesi olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.
Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istiklaline, kendi benliğine, milli geleneklerine düşman olan unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.
İnsanlar daima yüksek, soylu ve mukaddes hedeflere yürümelidirler. Bu tarzda yürüyenler ne kadar büyük fedakarlık yaparlarsa o kadar yükselirler.
Uçurumun kenarında yıkık bir ülke. Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar. Yıllarca süren savaş. Ondan sonra içerde ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için amansız devrimler. İşte Türk genel devriminin kısa bir anlatımı.
Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.
İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?
Bugün mevcut fabrikalarımızda ve daha çok olmasını dilediğimiz fabrikalarımızda kendi işçimiz çalışmalıdır. Refah içinde ve memnun olarak çalışmalıdırlar. Ve bütün bu saydığımız sınıflar aynı zamanda zengin olmalıdır ve hayatın gerçek tadını tadabilmelidir ki, çalışmak için kuvvet ve kudret bulabilsin.
Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele ve müsademe demektir. Hayatta muvaffakiyet, mutlaka mücadele muvaffakiyetiyle mümkündür. Bu da manen ve maddeten kuvvete, kudrete istinat eder bir keyfiyettir.
Bizim dinimiz en tabii ve makul dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lâzımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.
Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.
Biliriz ki Allah, Dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimeti, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, varlık içinde yaşasınlar diye yaratmıştır. Ve azami derecede faydalanabilmek için de bugün, Kâinat’tan esirgediği zekâyı, aklı insanlara vermiştir.
Herkesi memnun edelim dersek, mümkün olsun, hepsi memnun olsun, ama biz maksadı temin etmiş olmayız. İdare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamaz. Bugünkü sefalet ve rezalet içinde, esasen kimseyi memnun etmeğe imkan yoktur. Memleket mamur, millet zengin olduğu zaman herkes memnun olur.
Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanın emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz, kasde ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere fırsat vermeyeceğiz.
Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şeyi, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir.
Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin, önüne sonsuz engeller de yığacaklardır; kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inararak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin.
Efendiler! Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!
Toplumu gerçek amacına, gerçek mutluluğuna ulaştırmak için iki orduya gerek vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri ulusun geleceğini yoğuran bilim ordusudur. Bu ordulardan her ikisi de aynı derece gerekli, kıymetlidir, her ikisi de hayatidir. Ancak bilim ordusunun kıymet ve kutsallığını anlatmak için şunu söyleyeyim ki, bilim ordusu, ölen ve öldüren birinci orduya, niçin ölüp, niçin öldürdüğünü öğreten ordudur.