Mahkum Sözleri
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Mahkum Sözleri Bir insanın hayatı boyunca yaşayacağı en kötü şeylerden biri belki de esarete, mahkumiyete maruz kalmaktır. Bir canlı için özgürlükten daha güzel daha iyi ne olabilir ki? İşte özgürlüğün ellerden alındığı bu mahkumiyet zamanlarında insanlar düşünmek, yaşadıklarını ölçüp tartmak için bolca zaman harcarlar. Zaten düşünmek, okumak, yaşadıklarını gözden geçirmek dışında yapılabilecek çok bir şey yoktur. Bu tip durumları ifade etmek için Mahkum sözleri paylaşılır bolca…. Güzel sözler söylemek, mahkumiyetini paylaştığın arkadaşlarınla konuşmak rahatlatır insanı. İnsana insandan daha iyi ne gelebilir ki?
Bu makalede ve Mahkum Sözler Hapishane Cezaevi Suç Adalet Yargı İnfaz 9 detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
Kimi zaman ise fiziki bir mahkumiyetten değil de ruhun, düşüncelerin mahkum olduğu durumlar vardır. İnsan hayatında öyle bir çıkmaza girer ki düşüncelerin kafeste kalmış bir kuş gibi hapsedildiği zamanlarda güzel sözler duymak, okumak belki de yazmak rahatlatabilir. Bu duygularını kağıda dökmek, kafasına mahkum olmuş düşünceleri kağıda serbest bırakmak hem kendisine hem de bunları okuyanlara ilham olabilir. İlham alınan bu sözlerin mahkumiyetinize ışık tutup yolunuza ışık tutmasını ve sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmasını temenni ederiz.
Editörün Seçimi ile Hüzünlü Mahkum Sözleri
- “Kalbim mahkum, zincirler içinde, özgürlüğe olan hasretimle yanıyorum.”
- “Gönlümün hapis olduğu bu dönemde, umutla yarınları bekliyorum.”
- “Mahkum olmuş olsam da kalbimdeki sevgi, zincirleri kırmaya yetecek kadar güçlü.”
- “Mahkum olsam da aşkımızın hükmü, sonsuza dek sürecek.”
- “Hayatın mahkumu olmuş olsam da umutla direniyorum.”
- “Zamanın hükmüne boyun eğdim ama yüreğimdeki sevgi sonsuz.”
- “Mahkum olmuş olsam da sevgimizin önünde hiçbir engel duramaz.”
- “Zaman mahkumu olsam da aşkın cezası sonsuz sevgidir.”
- “Kalbim mahkum, seninle birlikte özgürlüğe koşmak hayalim.”
- “Mahkum olmuş olsam da aşkımızın hatırası kalbimde sonsuza dek yaşayacak.”
- “Dünyanın zincirleri kırılmış olsa da benim için gerçek mahkumiyet, seni yanımda hissedememektir.”
- “Zamanın cezası mahkum etti beni, ama senin sevginle özgürlüğe kavuşacağım.”
- “Gönlüm seninle birlikte özgür, mahkumiyetimiz aşkımızla son bulacak.”
- “Mahkum olmuş olsam da kalbimdeki sevgi hiçbir zinciri kıramaz.”
- “Sevgilim, gönlüm seninle özgür, mahkumiyetimiz aşkımızın gücüyle sona erecek.”
Bu sözler, içten duygularla ve anlamlı ifadelerle mahkumiyet durumunu ifade eder. Aşkın gücünün, mahkumiyetin önüne geçebileceği ve sevgiyle tüm engellerin aşılabileceği vurgulanır.
Mahkum Sözleri
- Sizin geceleriniz güzeldir, buzlu viskilere limon sıkılır. Bizim geceleri görseniz çıldırırsınız. Sessiz duvarlar üstümüze yıkılır. Yılmaz Güney
- Cezayı aslana, sevdayı çekene sor!
- Mesafeler uzak olsa da duâlar da buluşan yürekler var.
- Bunu da unutma hakim bey kelepçe vurulmaz umutlara.
- Gece ve gündüzün bir önemi yok; sensizliğin rengi hep aynı!
- Bunu da yaz hakim bey; umutsuz olan bedendir, hayaller değil.
- Gardiyan süre bitti dediğinde, anlarsın o zaman vedasızca gidişleri.
- Haklıların mahkum edildiği bir ülkede, bütün doğruların yeri cezaevidir.
Adaleti olmayan bir semtin zifiri karanlığında kayboldu gitti gençliğimiz.
Mahkumun attığı her voltada çekilen göz yaşı ile büyük bir özlem vardır.
Fotoğraflara bakmak hasret giderseydi, cezaevindekiler tahliye beklemezdi.
Mapusta attığım volta da çektiğim acıda, akıttığım gözyaşında yine sen vardın.
Kısa tutalım son sözleri hakim bey, ömür boyu müebbet yemiş hayallerimiz var.
Biz ağladığımızda bir nedeni oluyor da, bulutlar ağladığında bir nedeni oluyor mu?
İdam masasında asılsa da ümitlerimiz, Azrail’e bile inat on numara gülüşlerimiz var!
Mahkumluğun kelepçesini takmayan, özgürlüğün değerini, kıymetini nerden bilecek.
Romantik sözler yazıyoruz diye kimse bizi ponçik zannetmesin biz cezaevi çocuğuyuz.
Kurşun ata ata biter yollar gide gide biter; ceza yata yata biter; aldırma gönül, aldırma.
Biz rengarenk hayatların renkli çocukları değil, karanlık bir hayatın kader mahkumlarıyız.
İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdurlar. Victor Hugo
Başın öne eğilmesin, aldırma gönül, aldırma. Ağladığın duyulmasın, aldırma gönül, aldırma.
Zindanlar her ne kadar kör ve karanlık olursa olsun, onu aydınlatacak kadar gücümüz vardır.
Koğuşları katlı katlı, idarelerinde mahkum saklı anam, babam beni ister bırak gidem mapushane.
Ne güzel şey hatırlamak seni: Ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken.
Çıkmaz bir sokakta paket oldu bütün hayallerim, şimdi çıkmayan bir tahliyenin ardında gençliğim.
Göklerde kartal gibiydim kanatlarımdan vuruldum mor çiçekli dal gibiydim bahar vaktinde kırıldım.
Görüş gününü bekleyen bir mahkum gibi sevdim seni. Gözleri kör pencerede, kulağı demir sürgüde.
Volta atıyorum yine koca dünyamın, daracık avlusunda. Vücuttan habersiz yürüyor artık bacaklarım.
Adaletli olmalı insan kırıldığı kadar derin kesmeli, çektiği acının iki katını sadaka bırakmalı kahpelik edene!
Üzme kendini bu kadar sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var bak yeryüzü ne kadar geniş ne kadar dar.
Toz pembe hayallerimizin tozunda geçiyor ömrümüz. Hayalini kurduğumuz her şeyin hayalini görüyoruz!
Nihayet anladım ki darağacının dallarına bahar uğramazmış. Müebbet yemiş mahkuma bir aşka vuslat sorulmazmış.
Duvar duvar duvar sana ne desem ki ah incitmeden gözlerini mahkûmun her taşını kırmalı bir bir gerisi laf-ü güzaf.
Cezaevine girdim yemyeşil ağaçlar, içeriye girdim kesildi saçlar, dediler mahkumluk burada başlar, döküldü gözümden yaşlar.
Ne karaymış alnımdaki yazılar. Ah dedikçe ciğerlerim sızılar. Arkamdan ağlıyor körpe kuzular. Mapushane gurbet ele benzemez.
Sizin geceleriniz güzeldir, buzlu viskilere limon sıkılır. Bizim geceleri görseniz çıldırırsınız. Sessiz duvarlar üstümüze yıkılır. Yılmaz Güney
Ne yazık ki insan kendi hapishanesinin anahtarını bulamıyor, hatta çoğu zaman asıl mahpusun kendisi olduğunu bile anlayamıyor. Kürşat Başar
Göğü kucaklayıp getirdim sana kokla açılırsın. Solmuşsun benzin sararmış yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün öyle bükük bakma bana.
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan. Karıştır çayını zaman erisin; köpük köpük, duman duman erisin!
Zindan iki hece, Mehmed’im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta… Halimi düşünüp yanma Mehmed’im! Kavuşmak mı? Belki… Daha ölmedim!
Gönlüme, hapis oldum çıkamıyorum İçimdeki parmaklığı aşamıyorum Avluya çıkıp, hücreme dönüyorum özgür uçan kuşların ardından bakıyorum. Ne zaman af çıkar… Yüreğim inan bilmiyorum.
Bu gün görüş günümüz. Dost kardeş bir arada. Telden tele, mendil salla el salla. Merhaba! İzin olsun hapishane içinde. Seni, senden sormalara doyamam. Yarım döner sigaramın ateşi, gitme dayanamam! Enver Gökçe
Cezaevinden anneme: Pencereme ay düşmüyor artık, kirpiklerime yağmur yağmıyor. Güneşi özledim anne, yıldızlar kaymıyor. Çocuklarım çocukluğumdur gençliğim sürekli koşan bir at, kanadımı kırdılar anne hayallerim şimdi hayal oldu.
Hani bir dışarıda olsam, hep yürürüm, durmam. Benimle beraber yürür gökyüzü, toprak, hürriyet, benimle beraber. Gökyüzü, toprak ve hürriyet, ne güzel şeyler. Hani bir dışarıda olsam, belki günlerce, uyumam. Sabahları yok artık o kahpe uyanışım. Duvarda kaldı gözlerim, dalışım.
Bizim hiç bir hürriyetimiz yok, hiç bir hürriyetimiz, ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek, sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi, ben burada en büyük çileyi doldurayım, ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç. Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur, ben burada zerdalisiz bir dal gibi durayım. A. Kadir